25 Ocak 2010 Pazartesi

Köy'lü

Köy'den nefret ettiğimi tekrar tekrar söyleyebilirim.



Ben Diony.
Birileriyle hep konuştum. Hep birileri oldu.
Ama nedense hep 'birileri' olarak kaldılar. Nedense. Neden?
Köy'deyim.
Bahsettiğim biriler Köy'den değil. Başka şehirlerden. Konuş konuş nereye kadar. Biryerden sonra görüşmek istiyor insanın canı. Daha da kötüsü, aşık olmak için yanyana olmak şart değil! Uzaktan uzağa aşık olup görüşemeyince sinirleniyorum. Aşık olmak için değil ama, aşk yaşamak için yanyana olmak şart. En azından arasıra görüşmek istiyor insan.
O da aynı şekilde oldu. Uzaktan uzağa bi Köy'lüye aşık oldu. Canı çekti.
Ve o kadar. Olduğu gibi bitti.Üzüldüm haliyle. Sürekli aynı şeyler çünkü.
Köy'den nefret ettiğimi tekrar tekrar söyleyebilirim.
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.  

18 Ocak 2010 Pazartesi

Sürtünmek

Ben Aphro.

Diony ile beraber Köy'de yaşıyoruz. Küçük ve küçük insanlarla dolu bir yer. Fiziksel olarak Köy'deyiz ama kendimizi hiç bir zaman burda hissetmedik. Neden? Bizim düşüncelerimiz, yapmak istediklerimiz burdaki Ağaçkakanlardan oldukça farklı. Bikaç günlüğüne olsa da Köy'ün sınırlarını aşmak ve çok az daha gelişmiş olan Bataklık'a gitmek bana çok haz verdi. Sebebiyse çok açık, erkek arkadaşım Tüy, küçük makinasını açmış beni bekliyordu :)

Haftalardır Diony ile konuştuğumuz plandan sanki Tüy'ün de haberi varmış gibi gerçekleşmesini sağladı: SÜRTÜNMEK.
Sizin gözünüzde ne kadar açık görünsek de, bizim de bazı konularda korkularımız var. Mesela, bakirelik. Diony'nin öyle bir problemi olmasa da benim için henüz sorun teşkil ediyor. Bir de hani evleneceğim kişiye birşey saklamak istiyorum. İtiraf ediyorum, bakireyim. Bazılarına göre geri kafalılık olsa da şuanlık için bir süre daha böyle kalmayı planlıyorum. Günah olduğundan ya da ayıp bulduğumdan değil, sadece dediğim gibi hakedecek kişiye bir şey saklamak istiyorum. Ama bakirelik bana hiç yakışmıyor gibi. Köy'deki herkes bakire olmadığımı kanıtlayacak birşeyler uydurmaya çalışıyor. Somut hiç bir şey yok! Benim vajinamdaki et parçası dışında :)
Ama bazen öyle "şey"ler oluyor ki, bu fikrimden cayasım geliyor. Hanginizin gelmiyor ki?
Tamam asıl konumuza geliyorum.
O kadar bakirelikten dem vurdum ama, bakire bakire hamile kalmış olma riskim var! SÜRTÜNMEK!

Tüy'le iki gece beraberdik. Yamyam gibi seviştik. Tabi o sırada ben kafamda halen daha aynı şeyi düşünüyorum. Benim kraliçemle onun makinasının buluşması. "Hadi bebeğim makinanın dişlilerini çalıştır!" diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
Ve tuttum da.
Tebrik edin kızlar, Aphro yine, yeni güne bakire uyandı!
Bakirelerin en iyi dostu sürtünmektir. Basit olarak kastetmiyorum! Üstümde bir Tüy'ün gezdiğini hissetmek müthiş haz veriyor. Robot gibi sevişenlerden değiliz. Ya da her makinaya tacımı takmıyorum :)
Şuan bakireyim bakire olmasına ama, dediğim gibi bakire bakire hamile de olabilirim! Bir an kraliçenin tacına makina yağı dökülür gibi oldu. Yani, Tüy'ün spermleri! Kızlaaaaaaaar korkuyorum! Küçük kraliçe yolda olabilir! Hepinizi teyze yapıyorum!
Diony ile bu konuyu konuşuyoruz. Adet döngüm sistemini şaşarsa, bakirelik bokuna hamile kalmış olacağım. Daha kötüsü o kadar sakladığım bakireliğim, doğum sırasında gidivericek!
Ay. Bu sadece bir teori. Çok küçük bir ihtimal. Eğer o kadar da şanssızsam atın beni denizlere verin beni ellere.





Kısacası, biz üç kişi çıkıyoruz.
Ben
Tüy
ve Sürtünmek.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Fabrika?



Ben Diony.

Bir erkeğim ve yine erkeklerden hoşlanıyorum. Gay desem anlar mısın? Yoksa ibne mi diyeyim?
 Aphro da en yakın arkadaşım. O bir kız ve o da erkeklerle birlikte oluyor. Melissa P. mi diyeyim? İstersen sen kaşar de.
Çok takılmıyoruz. Çünkü Köy'de bize yeterince diyorlar istediklerini. Onların hepsi Ağaçkakan, sadece ağızları çalışıyor.
Bir tek biz değiliz. Dünyanın her yerinde minik minik Melissa P.ler doğup büyüyor. Başlarından birsürü şey geçiyor ve bunları saklamak zorunda kalıyorlar. Kız, erkek, gay...

Aslında isimleri saklamak yeterli. Fabrika'da herkesin ismi başka. İstediğimiz kişiyi, istediğimiz takma isimle burda sana anlatabiliriz. Kısmen de olsa, Fabrika'da özgürüz. Makina dişlilerini istediğimiz yöne çevirebiliriz yani. Ne makinesi? Sex makinesi? Hayır sadece sex değil.
Bakire olmayan herkes kaltak mıdır? Yanılıyorsun, sevişmek tanrının en büyük lütuflarından. Her sex sonrası tanrıya tekrar tekrar şükrediyorum. Ona inancım sonsuz. O homofobik olan ve bizi Allah'ın öyle yaratmadığını düşünen insanların öbür tarafta mors olacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum.
Peki sence insanlar ani bir kararla mı gay olmaya karar veriyor? Ya da fiziksel bir hastalık mı bu? Hatta penisin üzerine yoğurtlu patates koyup üç gün bekletince geçiceğine inananlardan mısın? Hiç bir zaman gay beyin ve ruhuna sahip olmadın, bilemezsin. Ben sahibim. Sana istediğin kadar anlatabilirim. Çocukken, uzaktan kumandalı cipler yerine lahana bebekleri tercih edişimi, erkek arkadaşlarımı azdırıp penisime dokunduruşlarımı, gizli gizli annemin makyaj malzemelerini kullanışımı...

Şimdi.
Hepinizin nasıl kaltaklıklar yaptığını az çok tahmin ediyorum. Kendinizi MoulinRouge starı hissettiğiniz günlüklerinizden parçaları bize yollayın.
Bir tek Diony ve Aphro değil, hepiniz Fabrika'dasınız.
Kıçıma nasıl şaklattığınızı hisseder gibiyim. Popomda hepinizin eline yeticek kadar yer var.
Takipte kalın.
Sizi seviyoruz.