16 Ekim 2010 Cumartesi

Matematik Öğretmeni 2

Merhabalar efendim. Ben Diony.

Mart'ta yazdığım yazıyı hatırlarsınız. Matematik öğretmenimin kanepesinde geçen o dakikaları ben unutmadım, siz de unutmayın. (Matematik Öğretmeni: http://fabrikada.blogspot.com/2010/03/matematik-ogretmeni.html)

Facebook'tan duyurduğum gibi matematik öğretmeninden ders almaya devam ediyorum. Peki asıl soru şu:
Sadece ders mi "almaya" devam ediyorum?

Kıhkıhkıhkıhkıhkıhkıhkıh :)

Buyrunuuuuuuuuuuuuuuuz:



Babam geldi ve Matematik öğretmeninden ders almaya devam edip etmeyeceğimi sordu, istediğimi söyledim. Ama merak ettiğim öğretmenin vereceği cevaptı.
Babam aradı ve öğretmen kabul etti. Ders vermeyi kabul etmesi bana göre diğerlerini de kabul ettiği anlamına gelmekteydi. Neyse, dersler başladı vesaire tabi ki ben konuları yine anlamakta zorlandığım için öğretmeni aradım. Bu hafta çalışabilir miyiz? diye. Perşembe günü gel dedi. Tamam dedim.

Perşembe günü bu beniim partiiiiiiiğeam dedim ve giyindim biraz da süslendim şık olmaya özen gösterdim (bkz: Demet Akalın), sonra tuttum evin yolunu, başka 'şey'leri tutacağımı hayal ederek...

Eve geldim. Zile bastım. Kapıyı açtı. Açar açmaz ben mahvoldum tabi ki. Dizlerinde biten bir eşofmanşort giymişti. Bacakları tüm güzelliğiyle bana bakıyordu. Üzerinde de dapdar bi tshirt vardı. Ben ona dalıp öööylece bakarken "Hoşgeldiin" dedi. İçeri girdik.
Oysa ki ben ne hayaller kurmuştum. Kapıdan girer girmez dudaklarıma yapışacaktı ve içeri dalacaktık bilmem ne. İç geçirdim ve açtım kitapları defterleri. Başladı anlatmaya. Kafamı toparlayıp anlattıklarını dinleyemiyordum. Gözüm tamamen ondaydı. O da farketti. Sonra çok tuhaf bir cümle kurdu:

"Bak Diony. En son görüşmemizdeki çalışma stilimiz senin başarılı olman için doğru bir yol değildi bence. Bana kalırsa masada çalışmaya devam edelim, kanepede çalışmak bir hataydı."

Diony: Şok! "Tabi ki, zaten kanepen rahat değildi" diyip gülümsedim. Ama içten içe ağlıyordum. Lavaboya gittim. Yine aldım parfümünü kokladım kokladım kookladım. Trank! Kapı açıldı!

O an ne kadar korktuğumu ve utandığımı anlatmam! İmkanı yok! O derece utandım! Tuhaf bi bakış yaptı. Yalandan sinirli gibi. Sonra dudaklarıma yapışıp klozete oturttu beni. Parfüm elimden düşüp kırıldı. Her yer o kokuyordu. Delirdim tamamen. Soydum onu tamamen. Üzerinde tek birşey bile kalmadı. Çırılçıplaktı. Tamamen! Şöyle biraz uzaklaşıp baktım ona. Tüm hatlarını ezberlemeye çalıştım.
Sonra kolundan tutup salona götürdüm. Masaya oturdum ve "Senin de dediğin gibi masada çalışmaya devam edelim bence" dedim ve yaklaşık bir saat masada seviştik. Ben masaya uzandım üzerime çıktı. Ben masadan bacaklarımı sarkıttım önüme dikildi. Masa ben o ben masa o masa o ben.

Sonra eve gitme gerektiği için giyindik ve ben çıktım. Kapıda "İstediğin gibi çalışmaya devam edebiliriz!" dedi. Ben de "Böyle diyeceğini biliyordum" dedim ve gittim.

Yalnız tuhaf bir nokta var. Ben, sevişmekten işleyemediğimiz konuyu takır takır yapmaya başladım!


Xoxo.
Dio.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder