23 Ekim 2010 Cumartesi

My Sister and Me...

Nasıl diyordu Madonna gaylere yazdığı Jump şarkısında?
My sisters and meee my sisteeers and mee..

Peki bilir misiniz Madonna bekaretini nasıl kaybetti?
Ya da gay kardeşi Christopher?

İkisi de tesadüf eseri arabanın arka koltuğunda kaybetti bekaretini.
Bunun üzerine Aphro ve Diony onların neler hissettiğini tamamen anlamak için bir karar verdiler...

Ben Aphro.

Bunu yapmaya karar verdikten sonra Dio'yla beraber oturduk bilgisayarın başına, çöpçatan sitelerinden sex partneri aramaya başladık. Bu işin çok sert ve tehlikeli olmasını istiyorduk. Hatta öyle ki, Diony bi gay partner aramadı. Oldukça maskülen bir biseksüel arıyordu ve de buldu. İkimiz de iri yarı birilerini ayarladık ve sizin de durumdan haberdar olmanızı istediğimizden hemen duyurduk:

"Madonna ve gay kardeşinin, bekaretlerini bir arabanın arka koltuğunda, iki adam eşliğinde kaybettiğini bilir misiniz?

Hazırlıklar tamam!


Aphro ve Diony o heyecanı yaşamak için yarın yola çıkıyor.


LIKE A VIRGIN!"
 
Ertesi gün Köy'den ayrıldık ve bulduğumuz partnerlerin yanına gittik. Onlara durumu anlattık. Allah'tan arabaları vardı. Hiç zaman kaybetmeden bindik arabaya. İkimiz de çok korkuyorduk. Orman gibi bir bölgeye gittik. Kimseceikler yoktu. Biraz şarap ve ot içtik.
Sonra Diony ile yarmagül partneri sevişmeye başladı. Biz de. O kadar irilerdi ki arabaya zor sığıyorduk. Ama o sıkışma hali bizi öylesine tatmin etti ki anlatamam. İkisinin de aleti kocamandı. Bu kadar büyüklerini ikimiz de görmemiştik. Özellikle Diony'nin canı çok yanmaya başlamıştı. Hatta başlarda gözünden yaş aktı. Ama aradan beş dakika geçince tekrar baktığımda kadın gibi kıvrıldığını gördüm. Dio maskülen bi gay nasıl böylesine kadınlaştı anlayamadım. Belki de partnerinin çok sert olmasındandır. Tamamen kadınlığı tattı.
 
(Madonna 4 Minutes)
 
 
Sonra ön koltukları yatırdık. Araba öyle ısındı ki anlatamam. Çocuklar uzandı biz de üzerlerine oturduk. İşte o zaman nirvanayı gördük ikimiz de. İkimiz de o an boşaltık. İkimiz de..
Ama ardından gelişen olaylar hiç de başlardaki gibi olmadı. Biz gitmek istedik ve izin vermediler. Koltuklara yaslayıp bizi deli gibi becermeye devam ettiler. O an ikimiz de çok korktuk. Hatta ben öyle korktum ki ağlamaya başladım. Diony ise meşhur felsefeyi uyguluyor gibiydi: Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bak!
Aslında mantıklı!
Zorla sex yapmak bir yana üstüne bir de partnerim anal isteyince çığlık attım. Zorlamaya kalktı istemedim ittirdim kaktım elimden geleni yaptım.
O sırada Dio partnerine oral yapıyordu. Benimki analı kafayı koymuştu ki boşta duran Dionun minik poposuna saldırdı. Diony kocaman bir çığlık atıp ağlamaya başladı. Ama sesi de çıkmıyordu, çünkü ağzı da doluydu! Ben kenara doğru çekildim ve gözümü kapadım. Ama Dio'nun kısık sesli inlemelerine içim elvermedi ve poposundan penisi çıkarıp kendime taktım. Bu sefer acıdan kıvranan bendim ama Diony için değerdi. O iki yarmacanı onun üstüne kakamazdım.
İkimiz de bitap bir halde tekrar boşaldık. Bu sefer onlar da boşaldı. İkimizin de üstü başı battı. Sonra bizi eve bıraktılar ve birbirimize sarıldık Diony'le. Ardından açtık Jump dinledik.
 
We learned our lesson from the start my sisters and me
The only thing you can depend on is your family
And life’s gonna drop you down like the limbs of a tree
It sways and it swings and it bends until it makes you see
 
Are you ready to jump?
Get ready to jump!
Don't ever look back.

16 Ekim 2010 Cumartesi

Matematik Öğretmeni 2

Merhabalar efendim. Ben Diony.

Mart'ta yazdığım yazıyı hatırlarsınız. Matematik öğretmenimin kanepesinde geçen o dakikaları ben unutmadım, siz de unutmayın. (Matematik Öğretmeni: http://fabrikada.blogspot.com/2010/03/matematik-ogretmeni.html)

Facebook'tan duyurduğum gibi matematik öğretmeninden ders almaya devam ediyorum. Peki asıl soru şu:
Sadece ders mi "almaya" devam ediyorum?

Kıhkıhkıhkıhkıhkıhkıhkıh :)

Buyrunuuuuuuuuuuuuuuuz:



Babam geldi ve Matematik öğretmeninden ders almaya devam edip etmeyeceğimi sordu, istediğimi söyledim. Ama merak ettiğim öğretmenin vereceği cevaptı.
Babam aradı ve öğretmen kabul etti. Ders vermeyi kabul etmesi bana göre diğerlerini de kabul ettiği anlamına gelmekteydi. Neyse, dersler başladı vesaire tabi ki ben konuları yine anlamakta zorlandığım için öğretmeni aradım. Bu hafta çalışabilir miyiz? diye. Perşembe günü gel dedi. Tamam dedim.

Perşembe günü bu beniim partiiiiiiiğeam dedim ve giyindim biraz da süslendim şık olmaya özen gösterdim (bkz: Demet Akalın), sonra tuttum evin yolunu, başka 'şey'leri tutacağımı hayal ederek...

Eve geldim. Zile bastım. Kapıyı açtı. Açar açmaz ben mahvoldum tabi ki. Dizlerinde biten bir eşofmanşort giymişti. Bacakları tüm güzelliğiyle bana bakıyordu. Üzerinde de dapdar bi tshirt vardı. Ben ona dalıp öööylece bakarken "Hoşgeldiin" dedi. İçeri girdik.
Oysa ki ben ne hayaller kurmuştum. Kapıdan girer girmez dudaklarıma yapışacaktı ve içeri dalacaktık bilmem ne. İç geçirdim ve açtım kitapları defterleri. Başladı anlatmaya. Kafamı toparlayıp anlattıklarını dinleyemiyordum. Gözüm tamamen ondaydı. O da farketti. Sonra çok tuhaf bir cümle kurdu:

"Bak Diony. En son görüşmemizdeki çalışma stilimiz senin başarılı olman için doğru bir yol değildi bence. Bana kalırsa masada çalışmaya devam edelim, kanepede çalışmak bir hataydı."

Diony: Şok! "Tabi ki, zaten kanepen rahat değildi" diyip gülümsedim. Ama içten içe ağlıyordum. Lavaboya gittim. Yine aldım parfümünü kokladım kokladım kookladım. Trank! Kapı açıldı!

O an ne kadar korktuğumu ve utandığımı anlatmam! İmkanı yok! O derece utandım! Tuhaf bi bakış yaptı. Yalandan sinirli gibi. Sonra dudaklarıma yapışıp klozete oturttu beni. Parfüm elimden düşüp kırıldı. Her yer o kokuyordu. Delirdim tamamen. Soydum onu tamamen. Üzerinde tek birşey bile kalmadı. Çırılçıplaktı. Tamamen! Şöyle biraz uzaklaşıp baktım ona. Tüm hatlarını ezberlemeye çalıştım.
Sonra kolundan tutup salona götürdüm. Masaya oturdum ve "Senin de dediğin gibi masada çalışmaya devam edelim bence" dedim ve yaklaşık bir saat masada seviştik. Ben masaya uzandım üzerime çıktı. Ben masadan bacaklarımı sarkıttım önüme dikildi. Masa ben o ben masa o masa o ben.

Sonra eve gitme gerektiği için giyindik ve ben çıktım. Kapıda "İstediğin gibi çalışmaya devam edebiliriz!" dedi. Ben de "Böyle diyeceğini biliyordum" dedim ve gittim.

Yalnız tuhaf bir nokta var. Ben, sevişmekten işleyemediğimiz konuyu takır takır yapmaya başladım!


Xoxo.
Dio.

17 Eylül 2010 Cuma

Double Sex ( ismini vermek istemeyen kullanıcı)

Hi ben İsmini vermek istemeyen kullanıcı hahahahahahhahahah
Bugün çok karlıyım sabah bi sıska kapımı çaldı.
akşam bi sıska telefonumu zırlattı.
Sabah Aktif Akşam aktif çüküm morardı.
Benim aktif Man'im gelsin.

ama küsüm onla biraz sürünsün öyle beleşe göt yok!!!

10 Eylül 2010 Cuma

Diony'nin Bronz Madalyası

Hello canlarım ben Diony.

Bu yaz Aphro'yla tatile çıkmaya ailelerimizi ikna edebildik ve harika bir üç hafta yaşadık. Aphro size anlatmaya başladı bile. En son, Diony kapıyı açtı 'da kaldınız ama öncesinden benim de anlatmam gerekenler var! Nihahahahah!



Aphro Sarışın'la tanışmaya çalışıyordu. Benden barda onu beklememi rica etti ben de öyle yaptım.
Bara gittiğimde yanımdaki tabureye uzun dalgalı saçları olan esmer bir erkek oturdu. Kocaman dudakları vardı. Tam tadında bir bronzdu anlayacağınız! Bronz madalya!

"Buzlu bir bira alabilir miyim?" dedim.
"Benimki de beyfendininkinden olsun mümkünse" dedi barmene. Barmene dedi ama bana bakıyordu.
"Şortun çok güzeel" dedi arkasından da gülerek. Başımı eğip şortuma baktım. Sonra da kendi kendime,
Ah Diony çok aptalsın! Niye şaşırıyorsun! Sen değilmiydin oltan boş kalmasın, uzaktan bakan gay olduğunu anlasın diye gökkuşaklı deniz şortu alan?

"A çok teşekkürler. Senin de dudakların çok güzelmiş" dedim. Bronz yanaklar kızardı bir anda hahahaha. Barmen bizi dinliyordu çünkü. Biraları içerken birazcık daha muhabbet ettik ama hızlı hızlı içişinden onun da "balık avında" olduğunu anladım. Uzuuun bir dikleyişten sonra "Bak son yudumumu içiyorum ona göre" dedi.
"Bitirdim bile!" dedim. "O zaman benimle gel" dedi ve barın arkasındaki depomsu yere soktu beni.

O kocaman dudaklarıyla öptü de öptü öptü de öptü. Beğendiği şortumu indirdi ve bana oral yaptı. Ama ben de oral yapmak istiyordum çünkü altın kuralı biliyorum! Bronz olanların penisi bal olur bal bal!
Aklınızdan çıkmasın kızlar. Zaten yakında Aphro ve Diony'den Altın Kurallar isimli bir proje başlatacağız. Şimdi yapım aşamasındayız bunu da burdan duyuralım.

Neyse. İşe koyuldum tabi. Dümdüz bir penisi vardı ve tam istediğim gibiydi! Yumuşak! İkimiz da "tamam" olduğumuzda numaralarımızı aldık ve gitmem gerekiyor diyerek bara geri döndüm. Gittiğimde Aphro gelmişti "Kahretsin!" dedim. Nedense ona bunu anlatmak istemedim. Halen daha bilmiyor. Bugün yarın burdan okuduğunda öğrenecek, çok heyecanlı nihahahahahahaha!

Akşam yemeğinden sonra Aphro hazırlandı ve Sarışın'la buluşmaya gitti. Ben de attığı 5 mesajdan sonra Bronz Madalya'yı aradım ve odaya çağırdım. Geldi. Deli gibi sevişmeye başladık. O koca dudaklar öyle iyi çalışıyordu ki anlatamam size. Zaten uzun zamandır Bronz biriyle yatmamıştım. Anlayacağınız Diony bayramı erken kutladı.

Fakat o sıra Aphro, Diony'nin yalnız bir gece geçirdiğini sandığından üzülüp mesaj atıyordu. Nerden bilebilirdi ki odasında müthiş bronz biri var!

Aphro'nun attığı ilk mesaja bakamadım bile. Ama yarım saat sonra tekrar mesaj attığında belki önemli birşey vardır diye penisi içimden, dudakları ağzımdan ayırmak zorunda kaldım ve telefona baktım.

"Sarışınla odaya geliyoruz ordasın dimi? Seninle tanışmak istiyor"

Nee! Ama bu haksızlııık! Apar topar durumu anlatım Bronz Madalya'yı odadan çıkardım. Sarışın ve Aphro beş dakika içinde geldi vee..




DIONY KAPIYI AÇTI

Kapıyı açtım. Sarışın hakikaten çok tatlı görünüyordu. Aphro da şaşkın! Girdiler. Oturduk. Sohbet muhabbet. Sarışın'la ben konudan konuya atladıkça Aphro şaşkınlıktan ölmeye başlamıştı. Aslında ben de çok şaşırmıştım. Zevklerimin bu kadar çok uyuştuğu hetero sayısı çok azdı çünkü. Bir saatlik şaşkınlığımız Sarışının kısa cümlesiyle son buldu:

Aslında bakarsanız ben threesome istiyorum.

Ben Aphro'ya Aphro bana, ikimiz beraber Sarışın'a baktık. Aslında fena fikir değildi. Aphro hayal kırıklığının alasına uğramıştı. Ama reddetmedi.

Üçümüz yatağa girdik. Aphro kendini kötü hissetmesin diye ben çekinik durdum. Sarışın yatağa oturdu. Aphro göğsüne uzandı ben de ters V şeklinde açtığı bacaklarının arasında doğru. Deli gibi öpüşmeye başladı çocukla. Ben de boxerının üzerinden penisiyle oynadım.



Mübarek ne penis! Büyüdükçe büyüdü büyüdü büyüdü! Boxerını açtım ve günün üçüncü postasını yaşamak adına o penisi emmeye yutmaya başladım. Büyü büyü bitmeyen penis yala yala da bitmiyordu. Benim geniş boğazım Allahtan bu konuda tecrübeliydi.



Başımı kaldırdım ve kollarımla Sarışının göğsünde oturan Aphroyu çekip penisin üzerine yavaşça oturttum. Şimdi dudaklar benimdi. Çocuk harika öpüşüyordu. Anlatamam size. Tanrım keşke burda olsa şimdi of :(

Ama Aphro için o harika çocuktan vazgeçtim. Onları odada yalnız bıraktım. Ben çıkarken Sarışın arkamdan "Heey nereye?" diye seslendi. "Bir yere gitmem gerektiğini hatırladım. Üzgünüm. Gayet iyisin başka zaman da devam edebiliriz dimi amaaa :)" dedim ve odadan çıktım.

Kapılarına da elimdeki kartonu astım.

DO NOT DISTURB


Aphro'nun Oltası

It's Aphro.

Tatil anılarımızı anlatacağımızı söylemiştim. Biriktiği için biraz uzun olacak sorry. Önce ben başlıyorum.

Hepinize öneririm en yakın arkadaşınızla (Hele bir de o gayse) tatile çıkmanızı. O kadar eğlendik ki anlatamam. Gün boyu anormal şeyler yaşayıp en son gece odamıza çekilince (Eğer o gece dolu değilsek ahhahaha) sabaha kadar bunları konuşmak harika birşey.
İlk gittiğimiz gün sıkılacağımızı sanmaya başlamıştık. Çünkü havuza gir çık. Odaya gir çık. Bara git gel. Hiç mi balık yok? Oltalar hep boş mu kalacak diye söylenip duruyorduk ki ilk gece öyle oldu. İkimiz de bir panik bir hayal kırıklığı içinde sabahladık. Ertesi gün biraz da hırçınlaşmış -doğal olarak seksileşmiş- bir biçimde uyandım. Dionyle öğleden sonraya doğru havuza gittik. Tanrım o da ne! Karşımda birsürü insan var bir de başka bir şey! Harika bir vücut. Kısa sarı saçlar. Havuzdan çıkınca dimdik olmuş memeler. Şaşkınlığımı güneş gözlüğünün altına sakladım ama göğüs uçlarımı bikinin altına saklayamıyordum. O da bana baktı demek isterdim ama görmedi. Sonra düşündüm yanımda Diony gibi gayet yakışıklı bir "erkek" varken kim gözünü dikmeye cesaret eder!
Diony'e durumu anlattım ve "En azından deneyelim. Yarım saat de olsa barda otur. Eğer oltayı balığa denk getiremezsem geri gelirsin." dedim. Boşuna gay arkadaş edinin demiyorum. Hemen anlayışla karşılayıp şezlongumuza birazcık uzaktaki bara gitti. Ben de işe koyuldum tabi ki.



Saçlarımı açtım, gözlüğümü çıkardım ve yavaş adımlarla havuza girdim.
Onun olduğu taraflara doğru yüzmeye başladım. Meğer oltaya balık denk getirmeye çalışan tek kişi ben değilmişim! Benden önce davranıp müthiş tok sesiyle "Merabaa" dedi.
Şok yaşamaya fırsatım yoktu tanışmaya çabalıyormuş gibi görünmeden kısa bir meraba dedim ben de.
Erkek arkadaşınla mı geldin tatile?
Oğğv hayır sadece arkadaşım. Hatta kız arkadaşım bile sayılır :)
Hııığ tamam, şimdi anladım :) Madem öyle, akşam yemeğinden sonra görüşebilir miyiz?

Hakikaten filmlerdeki gibiymiş. Otellerde balık avlamak hiç de zor değilmiş. Ne bu! Adımı sormadan görüşelim mi dedi. Tabi ki sarışını reddetmedim. Adlarımızı öğrenip, nerde buluşacağımızı da konuştuktan sonra,
Tamam o zaman akşam görüşürüz şimdi Diony'nin yanına gitmeliyim. dedim.

Bara gittiğimde Diony yoktu. Geciktiğim için darıldğını sanmıştım ama arkamda belirdi birden. Sigara içmek için dolanmış birazcık. Bara oturduk ve olanları anlattım. O da "Aphro'nun oltası boş durmaz!" dedi. Bu atasözünü sevdim Ahahahahaha. Ama kısa bir süre sonra düşündüm. "Ya Diony'nin oltası ne olacak?"
Onu akşam yemeğinden sonra tek başına bırakmak benim için çok zorlayıcı olacaktı. İlk defa Diony'nin oltası boştu ve onu tanıyorum. Gerçekten kıskanç biri Diony. Boşuna i'm a bitch diye gezmiyor!



Neyse. Akşam olmuştu.
Yemeğimi Diony'le yedim ve erken dönmek için söz verdim. Otelin içindeki yerlerden birinde buluşacaktık. Bar desen bar değil, disko desen değil ortası saçma bir yer. Ama güzeldi. Ben de güzeldim. Abartılı  da durmamak için yüksek bel etek giydim çıktım. Saçlarımı da açtım. Ah tabi siz bilmiyorsunuz. Aphro'nun saçları diye kitap yazılmalıdır. O derece.

Oturduk konuştuk. Sarışın da çok harika giyinmişti. O dolgun üst baldırları dar pantolonunu patlatacak gibi duruyordu. 20 yaşındaydı. Otele ailesiyle gelmişti ama ailesi bir haftalığına tekrar istanbula dönmüştü o yüzden bir haftalığına odası da boştu! Bu kadar güzel şey nasıl yanyana denk gelir tanrım!

Çok dans etmedik. Zaten çok da oturmadık. Aklım sürekli Diony'de olduğundan mesaj atıp ne yaptığını sordum. Cevap gelmedi. Tekrar darılmış olabileceğini düşünüyordum ki, sarışın "Burası çok sıkıcı bence. Odana gidelim mi?" dedi.
"Iııığ. Burası bence de sıkıcı ama senin odan boşken neden benimkine gidelim ki? Diony var." dedim.

Seninkine gidelim bence daha çok eğleniriz. Hem Diony'i tanımak istiyorum.

Düşündüm. Acaba sex yapmak istemiyor sadece oturup muhabbet etmek falan mıydı amacı? Ama "tamam olur" dedim. Yarım saat önceki mesajıma cevap vermeyen Diony "Sarışınla odaya geliyoruz ordasın dimi? Seninle tanışmak istiyor" mesajıma cevap verdi.
"Tatlım biraz önceki mesajını görmemişim. Bir sorun yok umarım ama gelin odadayım."

Uzun holler
Lobiler
Çiftler
Do not disturb yazıları atlatıldı ve odamıza geldik.


DIONY KAPIYI AÇTI


Diony'nin kapıyı açışında kaldık. Gerisini o anlatsın canlarım. Sizi seviyorum. Hikayenin devamında biraz şaşıracaksınız sanırım. Ama olsun düşününce şaşırmak ne kadar güzel birşey değil mi?

Xoxo

Aphro ve Diony Tatilde

Sevgili Fabrikatörler,
Biliyorsunuz, tatildeydik. Bu yüzden uzuuunca bir süre hiç birşey yazamadık. Ama iyi ki biriktirmişiz diyoruz. Şimdi birikimi kullanma vakti. Kumbarayı açıyoruz! VOHOO!

Ben Aphro. Bu yaz tatilinde allem ettik kullem ettik ailelerimize birşeyler uydurduk ve yaklaşık üç hafta Diony'le beraber Egede bir otelde tatil yaptık. Otelin adını falan vereceğimi umuyorsanız çook yanılıyorsunuz avcunuzu yalayın ya da bilmiyorum istediğiniz herhangi bir yerinizi de yalayabilirsiniz.

Bu üç haftalık tatilden arta kalan o supersexy anılar da birazdan burda olacak. Siz takipte kalın.

Haa bu arada! Tatil boyu Facebook üzerinden paylaşımlarda bulunduk. (Facebook profili için burdaaan: http://www.facebook.com/?ref=home#!/profile.php?id=100000616856016)


Başımıza ve aklımıza gelen anlık olayları ordan duyurduk. Yazınki kadar olmasa da, yine devam ediyoruz. Takip edebilirsiniz.

8 Eylül 2010 Çarşamba

11 Ayın Sultanıyım

 1 2 3 4 5 6
 Ben diony -  Ben Aphro - Ben - Lucifer


3 aylardayıııızz çok günah sikişmeyin.
Şu bayramıda bi atlatalım kocalarımızdan ramazanın intikamını fena alıcazzz.

4 Eylül 2010 Cumartesi

Rosalinda!

Ben Diony.
Hatırlayın Nisan ayında "Diony'den Notlar" diye bir yazı yazmıştım.
(Şööyle buyrunuuz: http://fabrikada.blogspot.com/2010/04/dionyden-notlar.html)

Orda size bir arkadaşımdan bahsetmiştim:

*Başka bir arkadaşım gay olmasına rağmen iddia uğruna bir kızla görüşmeye başladı. Bunu birçok gay yapar, etraftakilerin tepkisini çekmemek için. Ama bu arkadaşım ikinci gün sıkılıp kıza, "Sevgilin bir gay biliyor musun?" dedi. İddiayı kazanmıştı kazanmasına ama ben kızın halini çok merak ediyorum.



*Aynı arkadaşım bir program çıkışı abi dediği bir arkadaşıyla beraber kalacaktı. Çocuk art niyetli çıkmış! Sarılmış, öpmeye kalkmış. Ama bizimki bunu gururuna yediremeyip hırçın Rosalinda gibi montunu alıp çıkmış evden ve yol boyu arkasına bakmadan yürümüş. Abi dediği ise, peşinden gelip sürekli özür dilemiş.

Şimdi o arkadaşım mektup yollamış bize!
Adı Rosalinda olsun madem.
En yakın kız arkadaşı Raino.
Çıkma teklifi ettiği o kız da Elifnaz.
Bakınız neler anlatıyor...





Ah güzel Elifnaz, tatlı Elifnaz!
Bir iddia uğruna başı yanmış Elifnaz!

Raino'yla benzinde otururken 2 güzel kızcağız yan masamıza oturdu. İşte herşey de o zaman başladı. Ben Raino'ya bakıp ne güzel kız dimi? dedim.Özellikle esmer olanı.


Raino da; hadi ben ordan sen ne anlarsın kızdan? Çok ilgin var sanki kızlarla! dedi.
Ben de ona inat kızı süzmeye başladım. kız da boş çıkmadı anacım ben ne yapayım? Yollu bu yoollu dedik! giriştim kıza.

Her neyse yok güzeldi, yok çirkindi derken kızlar kalktı gitti. Biz yine kaldık Raino'yla.

Raino; Neydi o öyle? dedi.
Ben: Ne neydi? gülelim eğlenelim.
Raino: Hadi be ordan! bana gıcıklık olsun diye kızı tuvalette sikecektin resmen.
Ben: E nevar? Bi kıza bakmışımm. Ayrıca sadece erkeklerle sevişmek zorunda değilim dimi?
Raino: Uf! Sus Rosalinda ya! :D gülüşmeler fln derken iş, oğlum o kız yolluydu o yüzden sana baktı sen benim gösterdiğim bi kızı kafalasana kolaysa dedi. Ee burcum oğlak yükselenim akrep! Ben boş durumuyum?!

-Durmadım tabiki hemen benzinden kalkıp eve gitmeye karar verdik. eve gittik Raino facebook daki arkadaşlarımdan en namuslusunu en güzelini aramaya başladı. Ama nafile bu dünyada çirikinsen namuslu olamazsın.. E güzelsen namus güzellerde bulunan bişeymiydi ki?

Neyse, Elifnazcığıım en altta masum masum duruyodu, Raino bi tıkla girdi profile baktı bunda iş var tmm Rosa! Budur! Bu kızı tavlayacaksın! dedi.

Eee başa gelen çekilir. Hemen kızın 78 fotoğrafımın 66 sini beğenerek başladım işe. Geriye kalanlar zaten arda Turanın resmiydi çirkin adamlar bana sexi gelir normalde ama Arda bana hiç çekici gelmediği için fotolara bile bakamadım.
Sonra kıza yağlar, iltifatlar, çok güzelsin bi gay bi kızı nasıl etkiler ki? Aslında gayleri normal kızlar çok cazip buluyor. Çünkü ortak özelliklerimiz çok fazla her neyse..

Bu kıza geceden sabaha çıkma teklifinde bulundum. O da daha çok erken olmaz fln fişman sonra kendisi bana çıkma teklifini mesaj olarak attı. Ben de kabuul ettim?! :D

Tam tamına 1 gün çıktık. Ama teklifi kabul ettikten sonra içim daralıyo eve sığamıyorum neden mi? Raino'dan alacağım mango hırkanın hiç bir alaksı yok! Benim bi kız arkadaşım var! Benim!?



WTF?!




Neyse Elifnazın bana çıkma teklifi ettiği satte kıza aynen şöyle bi mesaj attım;


"Sevgilin bi gay biliyosun dimi?"

Elifnaz'dan gelen mesaj;

"Evet."


Evet mi? Oha! Bile bile lades yapmış kız!
Demek ki neymiş? Oyuna getirdim derken, pat! Sen oyunun kurbansın!

Bi hikayem daha var daha sonra sizlerle olacağım.
Özleyin beni!



Ah Rosa. Raino'dan aldığın hırka bir kenara, bir sonraki yazını da çok merak ediyorum.
Elifnaz'ı da :(

Yseult'un Erkek Arkadaşı, Tristan'ın Mektubu

Hatırlarsınız Yseult'u.
Üç dört ay önce, erkek arkadaşı biricik Tristan'la geçirdiği birkaç günü anlatan bir mektup yollamıştı bize. (Burdan okuyabilirsiniz: http://fabrikada.blogspot.com/2010/05/yseultun-mektubu.html)
Hikayelerinin devamını anlatan mektup ise Tristan'dan geldi. Noktasına, virgülüne hatta fotoğrafına dahi dokunmadan yayınlıyoruz.
İşte Tristan'ın mektubu


Sevgili Aphro ve Diony,


Ben Tristan.
Yseult daha önceki buluşmamızı anlatmıştı, ayrı şehirlerde oluşumuzu bu yüzden libidomuzun tavan yaptığını ve ablasının evinde buluştuğumuzu biliyorsun. Yine kavuştuk, yine seviştik. Yazlıklarımız aynı yerde çok şükür. Ve çok şükür ki yaz geldi. Dananın kuyruğu koptu. İkimiz de buluşmak için çok çok heyecanlıydık. İlk karşılaşmayı ve havuzda geçen kısa oynaşmaları es geçiyorum. Gündüz oynaştık gece uslu uslu oturduk çay içtik desem inanmazsınız. Anlatıyorum:

Hava karardı mevsimlik arkadaşlarımızla bara gittik. Bar tanıdık, su gibi akıyordu biralar hey anam. Sonra da ‘Biz bi gezelim’ dedik uçarcasına çıktık oradan.


Gittik sitedeki boş bir evin gür ağaçlı bahçesine. Fularıyla Yseult’un gözlerini bağladım. Sonra saçlarını hafifçe sırtına doğru çekip boynunu yalamaya başladım. Ardından yavaşça gömleğinin düğmelerini açtım. Siyah sutyeni ve siyah taytıyla o kadar seksiydi ki anlatamam. Yavaşça göğüs uçlarını yaladım. Zevk aldığını görünce daha da tahrik oldum. Sonra onu yavaşça çimenlere yatırdım. Taytını çıkardım ve tangasının arasından içinde gidip gelmeye başladım. O da elleriyle sırtıma bastırıp beni kendine doğru çekti. Kısık sesler çıkarıyordu ama ben yine de korktum ve elimle ağzını kapadım. Bir kaç dakika sonra elimi ısırdı ve gözündeki fuları çıkardı. Tekrar deli gibi öpüştük. Bir anda dizlerime kadar inik olan boxerımı çıkarıp fırlattı. Daha sonra beni ağzına aldı. Ben de az önce gözünde bağlı olan fuları alıp onun göğüslerinde gezdirdim. Sonra küçük bir hareketle onu kucağıma alıp ağaca yasladım. Tekrar gidip geliyordum. Korunmasız seks çok daha delirtici olduğundan kendimizden geçmiştik.

Çok yorulmuş, ağacın dibinde Adem ve Havva gibi kıvrılmışken bir ses duyduk. Nasıl giyindik oradan nasıl kaçtık hatırlamıyorum. Gelen site bekçisiydi. Halbuki gayet sessizdik :) Sonuçta yakalanmadık yani ama, bizi öyle görmemesi büyük şans.
Sizi seviyoruz Fabrika, çok öptük.



Bir de böyle en sonunda sizi seviyoruz demiyorlar mı :)

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Baklavan Ne Güzelmiş


Ben Diony.
Bu sefer pazartesiyi salıya bağlayan geceydi. Yine arzularım sarzulanıyordu.
Mesaj attı: "Geliyorum."
Ben 15 dakika içinde bütün bakım kürlerini uyguladım. Dişlerimi fırçaladım, karadeliğimi temizledim, duşumu aldım, kremler, parfümler bilmem ne. Hazır oldum kapı çaldı.
Açtım.
Elinde bir tepsi baklavayla karşımdaydı.
Allah belanı versiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiin!
Al o baklavaları ................!
Ne küfürler ettim içimden, tabi bozulduğumu hiç çaktırmadım.
"Hmmmm. Baklavan ne güzelmiiş."
Uf aptal. Geber.
Neyse en azından antepfıstıklıydı.

25 Haziran 2010 Cuma

Perşembe'yi Cuma'ya Bağlayan Gece

Ben Diony.
Uzun zamandır yazmamıştım ama böyle hüsraniye bir yazıyla dönmek istemezdim.

Bilirsiniz. Herkesin sürekli sex yaptığı insanlar vardır. İşte benim de bir kaç tane var. Aralarında numaralandırıyorum onları yeteneklerine göre :)

Neyse bir tanesinden mesaj geldi ve evine gittim. Oturduk sohbet muhabbet kısa sürdü tabi ki. Başladık sevişmeye. Tam doruktayken bir anda telefonum çaldı. Arayan favorimdi, yanına çağırıyordu. İçimden ne haykırışlar ne patlamalar yaşadım bilemezsiniz. Gelemeyeceğimi söyleyerek kibarca redettim. Ağlayarak öbürüyle sevişmeye devam etmek zorundaydım. Ama ne oldu?
Penisim adeta felç olmuştu.
Sevişmeye devam ederken kimleri gözümün önüne getirdim neler hayal ettim yok!
Anacım tat kaçtı mı kaçıyor.

O gece beni arkadan aktiflik pakladı anca. Anladınız siz.

6 Haziran 2010 Pazar

Çok sıkıldım

HELLO PAZAR

Geldim ben Diony.
Şimdii neler yaptım anlatıyorum. Öncelikle bitane çocuğu ayarladım kendime. Neyse iyiyiz bunla. İki gün sonra bunun eski sevgilisi buldu beni asılmaya başladı! Kıyamadım ona da yüz verdim ikisini idare ettim. İkisiyle de konuştum ikisiyle de seviştim. Ama yakalandım neyse ki uydurdum bişeyler falan. Aphro'yla tanıştırdım bitanesini. Tepkisi bu oldu. "Dio hetero mu oldun? Bu resmen kız!" Dövdü beni birazcık.

Şuan çok sıkılıyorum bunları yazmak işkence gibi geliyo. Ay keşke ses kaydı yazıp yollasak valla klavyem işlemiyor gibi sanki tuşların içinde döl kurumuş basıyorum basıyorum zor çıkıyor harfler.
Neyse biz kalktık Aphro'yla Güzel İbneler Diyarı'na gittik. Anlatmış işte bişeyler. Travestiler çok tatlı ne kadar eğlendik anlatamam. Anlatırım ama üşeniyorum. Uff pazar sendromundayım çok fenayım ter bastı andropozluğum resmen. Nefret ediyorum pazarlardan eminim siz de sevmiyorsunuzdur.
ALLAH PAZAR'LARIN BELASINI VERSİN.
PAZAR PAZAR Bİ GAY AZAR.
AZAR AZAR KADER BİZE NE YAZAR? FARUK K bilirsiniz.
Ben uyuyorum ya çok fenayım bye.

NOLUYO BE?

Alo 'alo ne be'
MARABAAA ben Aphro.
Özlediniz mi beni bayadır kendı halimde kafayı yemiş Matmazeller gibi dolaşıyorum.
Nedeni ? Allah'ın eski sevgilimsi. Ayrıldık :) çok dokunmadı ama kafayı yedim. Ama hayatın bir 'kıl' dan ibaret olmadığını anladım. Hayat şimdi daha güzel her gece orda burda sabahlıyorum. Gecenlerde bir barda takılıyoruz Dio ile. Şimdi şöyle bir durum vaar. Madonna ve kardeşi birlikte bi araba bakireliklerine veda etmişlerdi. Anlayın bakalım gerisinii :) Evet sonunda elveda rahibelik hoşgeldin sex !
Tamam gözünüzden düşmek istemem ama unutmayın kızlar herşey 250 gram bir et parcasındaan dahaaa değerli değildir.Önemli olan maddeviyatı değil mi yaaa hem 250 gram kıyma bıle daha pahalı daha degerlı hahahahaahahahahahahaa
Gerçekten ablayı dinleyin kimseye AŞIK OLMAK VERMEK YOK !
HERKESLE YATACANIZ  !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Bak Dio'ya her lafımı dinler gecen gelmiş gerizekalı bir tane erkek görünümlü resmen ruh hali D&G den fırlamış karının tekiyle fingirdeşiyo. Dedim noğğğluyooo beeeeeeeee salak herkese verilir mi göster ama verme ! Yalayın ama yutmayın canlar :)
Gecen güzel ibneler diyarı (YEŞİL BEYAZ BURSA) 'ya gittik.Hani FACEBOOK denilen garip bir cihazda ünlü olan Travestiler var ya (Bursa çocuğuyum heryerde çalışır.. vs) işte onlarla caddede yüksek platformlu topuğu CAM olan resmen rsssssssspu ayakkabısıyla butun ARAP ŞÜKRÜ denilen iğrenc yeri dolaştık.Süper eglenceliydi gezdiklerimiz o kızdan donme erkek sesli memeli kız tipli işte 'google' la yazdıgınızda suratlarda beş milyon makyaj kafayı yemiş bir yüz ifadesi (NE OLUYOO BEE) tipli Kardeşleeerr :)
Seviyoruz sizi TRVY CANAN HANDE VE MANOLYA. Facebooktaki hatunlar kadar bursalı ve karizmatik değiller ama ay amaan TRAVESTİ GAY HETERO KARDEŞTİR HOMOFOBİKLER KALLEŞTİR ALLAH BELANIZI VERSİN.
Çarşı HOMOFOBİYE KARŞI
ARTIK ERKEKLERDEN BİKTIM ACIKLIYORUM KİMSE BANA ZEVK VERMİYOR ben benceeeeeeee LEZOYMUSUM .
neyse kızlar içkili kafayla bu kadar oluyoor. benden bu kadar. sıra diony'de. belki bu sefer de coğrafya öğretmeniyle nanay gülüm olmuştur. ay mal bu tam yaaa.

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Yseult'un Mektubu

Size maillerinizi beklediğimizi söylemiştik. İşte gelen maillerden bir tanesi.
Yseult o kadar güzel yazmış ki paylaşmadan olmazdı. En yakın zamanda yeni yazısını da bekliyoruz. İşte kendi gönderdiği resimle birlikte Yseult:


Ben Yseult. On yedi yaşındayım. Beni mutlu eden tek şey biricik sevgilim Tristan. Tristan on altı yaşında ve maalesef farklı şehirlerde yaşıyoruz. Aslında, şehirlerimiz yakın. Ama birbirimize kaçmamız zor. Tabii ki seks de zor.



Geçen hafta harika bir fırsat yakaladık. Ablamın bekar evi boştu, e fırsattan istifade Tristan’ı ve arkadaşlarımızı eve çağırdım. Parti gittikçe daha eğlenceli olmaya başladı – eğlenceli olmasında içtiğimiz otlar da etkiliydi tabii ;) – Tristan’la odaya kaçtık. En son buluşmamızın üstünden çok zaman geçmişti. Birbirimizi çok özlemiştik haliyle – Hatta özlemekten patlamıştım – İçkili dudaklarının tadını da çok özlemiştim. Sevgilimin üstüne atlayıverdim. Tristan, benim akıllı sevgilim, yanında prezervatif getirmişti. İki saat seviştikten sonra bile içime giriş çıkışlarının devam etmesini istiyordum. Üst üste alt alta resmen tek vücut olmuştuk. Çok yorulduk yani. Umarım ablam yatağını kullandığımızı fark etmez:)




Ne yazık ki partiye döndük. Biz yokken neler olmuş. Müzik yavaşlamış, tüm içki bitmiş, herkes çiftler halinde köşelere çekilmiş. Aman Tanrım! Partim resmen ‘ Gençlere yönelik seks partisi’ oluvermiş. Ve herkes gayet memnun görünüyordu. Nihayet eve gitme saati geldiğinde boş ev Tristan ve bana kaldı. Ama aksilik. Prezervatif kalmamıştı. Umuyorum aşkımızın meyvesi yeşermez. Sonuçta herkes gittikten sonra da bütün gece ve bütün gün berberdik. Kukuşumu öptü ve eğlencemize son verdik. :(

Tristan yine gelsin ama yaaaaa. :(


Ve son olarak Yseult bir şekilde bizle konuşmak istediklerinden bahsetmiş.
Kim bilir... Belki bir gün de siz bizimle röportaj yaparsınız :)

22 Nisan 2010 Perşembe

Persephone'yle Röportaj (Bölüm I- İkincisi gelir mi meçhul)

Demeter'in de yatağına girdi Zeus,
Canlıları doyuran, tarlaların tanrıçası
Ak kollu, Persephone'yi doğurdu Demeter
Yeraltı tanrısı Aidoneus(Hades)
Kaçırdı onu anasının koynundan,
Ve bilge Zeus bıraktı kızını ona


Persephone bizim çok eski bir arkadaşımız. Bir zamanlar sürekli beraberdik. Şimdi görüşemiyoruz. Neden mi? Erkek arkadaşı Hades tam bir canavar. Onu kimseyle görüştürmüyor. Evden çıkması yasak.
Aslında Persephone'nin aile hikayesi de çok ilginç. Annesi Demeter'le babası, görücü usulüyle evlendirilmiş. Aynı evde iki yabancı olmuşlar hep. Yıllarca yatmamışlar. Sonunda Persephone dünyaya gelmiş ama... Sonrasını o bile hatırlıyor. "Annem ayrı odada uyurdu" diyor. Bir süre sonra boşanıyorlar ve annesi Demeter, başka bir şehre taşınıyor, sevgilisiyle.

Diony: Herşeyden önce mutlu musun sen şuan?
Persephone: Depresyonda olmam gerekirdi belki de. Yani. Mutluyum sanırım.
Aphro: Bir günün nasıl geçiyor mesela?
P: Okula gidiyorum. Hades'le buluşuyorum. Onlara gidiyorum. Ya da akşam üvey annemle izdivaç izliyorum. Okula gitmezsem Hades beni sabahtan alıyor, akşama kadar sex. Onlarda oluyoruz.
D: Vajinanda değişiklik oldu mu?
P: Tabi ki de. Deforme oldu, hergün hergün...

A: Neler yasak mesela sana?
P: Ne değil ki. Evden çıkmam, arkadaş edinmem, markete gitmem hatta camdan dışarı bakmam! Herşey.
D: Yatakta nasıl?
P: Sert olduğu zaman çok hoşuma gidiyor.
A: Ailenden kimler, ne biliyor? Rahat mısın?
P: Hades'i herkes biliyor. Ama bakire olmadığımı bilmiyorlar tabi.
D: Annenle arkadaş gibisin. O da mı bilmiyor?
P: Ben söylemedim. Ama onun evinde kaldığımız birgün, Hades'le beni çıplak uyurken bastı. Bir süre kendini suçlamış, öyle dedi. Kızamadı ama.

A: Giyimde sınırın ne? Makyaj falan yasak mı?
P: Geçen sene hiç birşeye izin yoktu. Onunla beraber aldığımız bol pantolonları giyebiliyordum sadece. Şuan makyaj serbest ama okula bile pantolonla gidiyorum.
D: Ya, üç sene sonra ne olacak mesela?
P: Hades askerliğini yapmış olacak. Arkasından da evlenicez.
D: Aaayy. Çocuk yok mu?
P: Çocuk isterim istemesine ama Hades'ten dolayı çocuğa bile yeterince ilgi gösteremem. Sevemem ben onu.
A: Tuhaf bir bağlılık bu.
P: Aslında biraz da annemin sevgisizliğiyle alakalı.
D: Onun gibi olmaktan korkuyorsun yani?
P: Evet. O kadar çok benziyoruz ki aslında. Bihter'le Firdevs gibiyiz. Ha bu arada, Aşk-ı Memnu da yasak, gizli izliyorum.

   Tam o sırada eve üvey annesi geldi ve röportajımız yarım kaldı. Diony ve Aphro evden gizlice çıkarıldı. Çok heyecanlıydı ama keşke devam edebilseydik. Belki başka zaman...

Diony'den Notlar

Hello ben Diony.
Uzun zamandır yoktuk ve kenara çekilince insan daha fazla şeyle karşılaşıyor bildiğiniz üzre. Birçok yeni haberle geliyoruz hazır olun. Birkaç gün içinde Aphro size anlatacak herşeyi. Şimdi benim size kısa notlarım var.

*Bir arkadaşım yaşadığı şehirden İstanbul'a taşınıyor. Çok mutlu. Darısı başımıza. İstanbul'da başka bir arkadaşımızla beraber ev tutacak. Artık İstanbul'da gidebileceğim bir kapım var! Belki günün birinden ordan notlar yazarım size.

*Başka bir arkadaşım gay olmasına rağmen iddia uğruna bir kızla görüşmeye başladı. Bunu birçok gay yapar, etraftakilerin tepkisini çekmemek için. Ama bu arkadaşım ikinci gün sıkılıp kıza, "Sevgilin bir gay biliyor musun?" dedi. İddiayı kazanmıştı kazanmasına ama ben kızın halini çok merak ediyorum.

*Aynı arkadaşım bir program çıkışı abi dediği bir arkadaşıyla beraber kalacaktı. Çocuk artık niyetli çıkmış! Sarılmış, öpmeye kalkmış. Ama bizimki bunu gururuna yediremeyip hırçın Rosalinda gibi montunu alıp çıkmış evden ve yol boyu arkasına bakmadan yürümüş. Abi dediği ise, peşinden gelip sürekli özür dilemiş.


Bu sefer bu durumdan etkilenmiş. "Ayyy yol boyu peşimden geldiğğğ diyoroooğğğm banaa aşıık olabiliir miii?" Diyor. Neydi şu kendini kaçıran kişiye aşık olma sendromunun adı? Hani tecavüzcülerine falan aşık oluyorlar ya..

*Kavaf?


Aileden sorumlu devlet bakanımız Aliye Kavaf'ın talihsiz açıklamalarını biliyorsunuzdur. "Eşcinsellik hastalıktır, tedavi edilmelidir." Bilim kabul etmiş, eşcinsellik hastalık, seçim değil, yönelimdir doğuştan gelir demiş. Kavaf hanım etmiyor. Etmesin anacım! Almanya gay dışişleri bakanıyla övünedursun, bizim de aileden sorumlu bakanımız toplumu kışkırtmaya çalışsın. Zaten Aşk-ı Memnu'ya uyarı getirtip, Kurtlar Vadisi izlediğini söyleyen de aynı bakan değil miydi? Naparsanız yapın bee!

(Protestoyu burdan izleyebilirsiniz http://www.haberler.com/video-haber/video.asp?id=2007187 )

*Bence bunla daha fazla ilgilenebilirler: Beşiktaş-Fenerbahçe maçı öncesi denizden karşı tarafa geçmeye çalışan taraflarlar, tamamen dolan teknenin yardımcı kaptanını "Diğer taraftarları dolmasına rağmen tekneye almıyor diye" dövüyor ki nasıl dövmek güverteden atıyorlar adamı.
(Bu haberi de burdan izleyebilirsiniz http://www.iha.com.tr/haber/videowatcher.aspx?vid=6450&cid=6 )

Şimdi, asıl hasta olan eşcinseller mi, bunlar mı?
Yahu siz değil misiniz, 11 kişi bir topun peşinde koşan?


21 Nisan 2010 Çarşamba

Küçük Güncellemeler

Geciktik evet evet. Biliyoruz. Ama yakında güzel yazılarla geri döneceğiz.

*Persephone'yle tanışacaksınız.
*Rahibe Io'nun rahibelik pelerinini çıkarış hikayesini dinleyeceksiniz.
*Aphro size nasıl "verdiğini" anlatacak.
*Yazılarınızı göndermeye devam edin, aralarından paylaşacaklarımız olacak.

Birazcık sabredin. Öptük.

15 Mart 2010 Pazartesi

Matematik Öğretmeni


Merhabalar ben Diony.
Size yakın zamanda başıma geleni anlatayım hemen taze taze.

Uzuuun zamandır matematikten özel ders alıyorum. Baştan aşağıya harika bir öğretmenden. Harika göğüs kasları var ve feci tahrik edici bir ses tonu.
Cumartesi akşamı gittim sırtımda çantamla onun evine. Oturduk çalışıyoruz konumuz; fonksiyonlar. Neyse işledik bir buçuk saat kadar. Ben bir lavaboya gideyim dedim ve de öyle yaptım gittim. Aynalı dolabı açtım parfümünü kokladım o kadar güzel kokuyor ki ayyy.
Sonra gittim salona  yerime tekrar oturdum. "Yoruldun mu, devam edelim mi?" diye sordu. "Yoruldum ama eve gidesim de yok hani." dedim. Zaten üniversiteden de mezun olmadı daha. Genç hani. Ailemle falan da tanışıyor, dolaptan iki bira getirdi ve içmeye başladık. Konuştuk konuştuk saatlerce. Sonra nolduysa oldu bir anda sevişmeye başladık.
Bu yazıyı okuyan her gayin başına gelmiştir böyle birşey. Öğretmen gay falan değildi ama oldu işte.
Gömleğini çıkardım o göğüsleri önümde çıplak görmek delirtmişti beni. Yatak odasına falan geçmedik hiç salon kanepesinde oldu herşey. İlk önce üstsüzce belki yarım saat öpüştük. Ben onu soymaya çekindim.
Ama o çekinmedi! Bir anda kucağında çırılçıplak kaldım. Ben de onun jeanini çıkardım.
Kanepeye uzandırdı beni ve iki saate yakın ilgilendi :)
O kadar güzel ki her dakikası aklımda hala. Allah nazarlardan saklasın, maşallah yani bu kadar güzel olunur yaa.
Dikkatimi çeken başka bir nokta da, kanepenin yanındaki sehpanın üzerinde küçük porselen bir kutu vardı. İçinden çat diye kayganlaştırıcı çıkardı. Alet edevat saklı duruyor demek ki her yerde :O
Sonra kasıklarıma doğru boşaldı ve tekrar öptü.
Temizlendik ve giyindik. Hiç birşey olmamış gibi. Ama haftaya derste nasıl suratına bakıcam çok merak ediyorum :)

Siz de hikayelerinizi yollayın biz ilgileniriz :)
Öptüm hepinizi.

Ayyy ama çok güzeldi yaaaaaa.

8 Mart 2010 Pazartesi

Rahibe İo'yla Röportaj

Hello biz Aphro ve Diony. Bu sefer beraber yazıyoruz. Uzun zamandır yoktuk, özlemişsinizdir.
Evet. Bu gün tamamiyle bakire bir arkadaşımızla tanıştırıyoruz sizi. Tamamen bakire demek hatalı olabilir, tamamen rahibe. Evet. Bırakın biriyle sex yapmayı, sevişmedi de, öpüşmedi de, hatta dokunmadı da.
Çirkin mi? Hayır.
Aptal mı? Hayır.
O zaman neden? Öğreniyoruz şimdi.



İO
Aphro ismi Aphrodit'ten, Diony ismi Dionysos'tan İyo ismi de, Zeus'un aşık olduğu Rahibe İo'dan geliyor.

Aphro: Öncelikle İyo, yaşın kaç?
İo: Sizle aynı, 16.
Diony: Peki memnun musun halinden? Meme uçların kıpırdamıyor mu hiç?
İ: Her yanım kıpırdıyor ama bakire olmaktan da şikayetçi değilim hani.
A: Nasıl yani? Canın istiyor da mı karşı koyuyorsun, yoksa hiç istemiyor musun? Çünkü biliyorum peşinde az kişi yok :)
İ: Unutmayın ben de sizin gibi Köy'de yaşıyorum. Burda bi kişinin elini tut sevişti sayılırsın, bir kişiyle yat on kişiyle yattı sayılırsın. Açıkçası korkuyorum.
D: Doğru söylüyorsun aslında. Peki karşı cinsten de korku var mı?
İ: Yok öyle bir korku falan ya. Diyorum ya başka şeylerden korkuyorum. Güvensizlik de değil aslında istediğim türden birşey yaşayamıyorum. Birinin kolu, birinin bacağı, birinin gözü fazla geliyor işte.
A: Anladım mayoz mitoz evresindeki bakirelik değil bu.
D: Peki mastrübasyon yapıyor musun?
İ: Evet. Hatta bakireliğimi mastrubasyonla bozmuş bile olabilirim. Malum orgazm kazaları :)
A: Ahahahah evet resmen "Orgazm Kazaları"
D: İkinize soruyorum, tanıdığınız mastrubasyon yapmayan biri var mı?
A&İ: Kesinlikle yok!
D: E ben bile yapmayan bir erkek biliyorum!
A&İ: Oha!

A: Çok aşık olursan?
İ: Hayır. Aradaki duyguyu mahveder gibi geliyor. Ayrılık nedeni sanki.
A: Aşk ayrı sex ayrı diyorsun yani?
İ: Aynen öyle.
A: E aşık olmadığın birine dokunabilirsin yani.. Ben asla.
İ: Gene de bir bağ vardır ama şuanki düşüncelerim bu.
(Cafe sahibi: Biraz sessiz olun)
İ: Niye internet cafede yapıyorsak röportajı!
A: Ay hakikaten illallah.
D: Peki İo, son olarak eşcinseller için ne düşünüyorsun?
İ: Benim bir erkeği istemem ne kadar normalse, bir erkeğin de bir erkeği istemesi o kadar normal.
A: Ne güzel rahibe!

Öptük hepimiz.

16 Şubat 2010 Salı

"Angelina'm gel bi türkü söyleyelim!"

Ben Diony.



Angelina Jolie ve Brad Pitt, neden evlenmedikleri sorulunca inatla "A.B.D'de eşcinsel evlilik serbest bırakılana kadar düşünmüyoruz" diyerek yaptıkları mini protestoyla gönlümü kazanıyorlar.
Zaten Jolie, eskiden lezbiyen ilişkiler yaşadığını da gizlemiyor.

Neyse, protestoda sizinleyiz, öyle bir söyleyivereyim dedim.
Takipte kalın.

"Yaşım ilerledikçe daha iyi sevişiyorum, Evlenmeden daha iyi çocuk yapıyorum"

Hey ben Aphro.

Bennu Gerede.
4 Çocuk annesi bir fotoğrafçı ama hiç evlenmedi. Hatta iki çocuğunun biyolojik babası farklı.
Evinde dört erkek çocuğu dururken, çekimden çekime koşturabilen, çocuğum var deyip evine kapanmayan, kendine de vakit ayırabilen mükemmel fiziğe sahip bir kadın.



Tesadüfen bu haftasonu, HaberTürk Pazar'da röportajını okudum. Sevgililer günü özel röportajıydı, bir aydır birlikte olduğu Cem Büyükhanlı ve çocukları hakkında konuşmuş. Kadına bakınca şaşırılacak bir çok noktası var bu kesin. Bir kere, gayet rahat anlatabiliyor çocuklarını nasıl yaptığını. "Çok az sevişiyorduk o dönem, Miro (çocuğu) nasıl oldu bilmiyorum." diyebilecek kadar rahat, evli olmamasına rağmen.
Özenmediniz mi? Ben hikayesini duyar duymaz çok özendim.
Arkadaşının aşkından da çocuğu olan biri Bennu. Son sevgilisi Cem de, kendisinden üç yaş küçük. Bu kadar fazla radikallik tek vücutta. Hayranlık uyandırıyor resmen. Hem de çok.



"Kadınlar adamların yatakta bencil olduğunu düşünür. Bana hiç denk gelmedi öylesi, ya da izin vermedim." diyerek dan diye yatakta iyiyim diyor. Zaten otuzundan sonra daha iyi seviştiğini savunangillerden. Vücudunu keşfetmiş, hep de kimyasının uyduğu adamlarla birlikte olduğunu söylüyor.
İlişkilerinin altıncı ayında yapmış çocuğu. O yüzden, "Beş ay sonra yine bebek mi geliyor?" diye soruyor haliyle röportajı yapan Nazenin Tokuşoğlu. O da çekinmeden, "Bebeğe asla hayır demem!" diyor.

Açıkçası gayet radikalce. Evlilik korkusu olan insanlar arasında, yaşım ilerledikçe, örnek alacak insanların olduğunu görmek mutlu ediyor. Aşkı öldürdüğünden falan değil demiş, gayet de doğru. Hayatını tek bir insana adamak yerine, hayatını çocuklarına adamış. Bu sayede, tekrar aşık olmaktan da korkmuyor, 4 erkek çocuğunu da bu yönde eğitiyor. Etraftakileri de umursamıyor besbelli. Hem en iyisi de bu!

İçimde bi Bennu var :)

25 Ocak 2010 Pazartesi

Köy'lü

Köy'den nefret ettiğimi tekrar tekrar söyleyebilirim.



Ben Diony.
Birileriyle hep konuştum. Hep birileri oldu.
Ama nedense hep 'birileri' olarak kaldılar. Nedense. Neden?
Köy'deyim.
Bahsettiğim biriler Köy'den değil. Başka şehirlerden. Konuş konuş nereye kadar. Biryerden sonra görüşmek istiyor insanın canı. Daha da kötüsü, aşık olmak için yanyana olmak şart değil! Uzaktan uzağa aşık olup görüşemeyince sinirleniyorum. Aşık olmak için değil ama, aşk yaşamak için yanyana olmak şart. En azından arasıra görüşmek istiyor insan.
O da aynı şekilde oldu. Uzaktan uzağa bi Köy'lüye aşık oldu. Canı çekti.
Ve o kadar. Olduğu gibi bitti.Üzüldüm haliyle. Sürekli aynı şeyler çünkü.
Köy'den nefret ettiğimi tekrar tekrar söyleyebilirim.
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum. 
Köy'den nefret ediyorum.  

18 Ocak 2010 Pazartesi

Sürtünmek

Ben Aphro.

Diony ile beraber Köy'de yaşıyoruz. Küçük ve küçük insanlarla dolu bir yer. Fiziksel olarak Köy'deyiz ama kendimizi hiç bir zaman burda hissetmedik. Neden? Bizim düşüncelerimiz, yapmak istediklerimiz burdaki Ağaçkakanlardan oldukça farklı. Bikaç günlüğüne olsa da Köy'ün sınırlarını aşmak ve çok az daha gelişmiş olan Bataklık'a gitmek bana çok haz verdi. Sebebiyse çok açık, erkek arkadaşım Tüy, küçük makinasını açmış beni bekliyordu :)

Haftalardır Diony ile konuştuğumuz plandan sanki Tüy'ün de haberi varmış gibi gerçekleşmesini sağladı: SÜRTÜNMEK.
Sizin gözünüzde ne kadar açık görünsek de, bizim de bazı konularda korkularımız var. Mesela, bakirelik. Diony'nin öyle bir problemi olmasa da benim için henüz sorun teşkil ediyor. Bir de hani evleneceğim kişiye birşey saklamak istiyorum. İtiraf ediyorum, bakireyim. Bazılarına göre geri kafalılık olsa da şuanlık için bir süre daha böyle kalmayı planlıyorum. Günah olduğundan ya da ayıp bulduğumdan değil, sadece dediğim gibi hakedecek kişiye bir şey saklamak istiyorum. Ama bakirelik bana hiç yakışmıyor gibi. Köy'deki herkes bakire olmadığımı kanıtlayacak birşeyler uydurmaya çalışıyor. Somut hiç bir şey yok! Benim vajinamdaki et parçası dışında :)
Ama bazen öyle "şey"ler oluyor ki, bu fikrimden cayasım geliyor. Hanginizin gelmiyor ki?
Tamam asıl konumuza geliyorum.
O kadar bakirelikten dem vurdum ama, bakire bakire hamile kalmış olma riskim var! SÜRTÜNMEK!

Tüy'le iki gece beraberdik. Yamyam gibi seviştik. Tabi o sırada ben kafamda halen daha aynı şeyi düşünüyorum. Benim kraliçemle onun makinasının buluşması. "Hadi bebeğim makinanın dişlilerini çalıştır!" diye bağırmamak için kendimi zor tutuyordum.
Ve tuttum da.
Tebrik edin kızlar, Aphro yine, yeni güne bakire uyandı!
Bakirelerin en iyi dostu sürtünmektir. Basit olarak kastetmiyorum! Üstümde bir Tüy'ün gezdiğini hissetmek müthiş haz veriyor. Robot gibi sevişenlerden değiliz. Ya da her makinaya tacımı takmıyorum :)
Şuan bakireyim bakire olmasına ama, dediğim gibi bakire bakire hamile de olabilirim! Bir an kraliçenin tacına makina yağı dökülür gibi oldu. Yani, Tüy'ün spermleri! Kızlaaaaaaaar korkuyorum! Küçük kraliçe yolda olabilir! Hepinizi teyze yapıyorum!
Diony ile bu konuyu konuşuyoruz. Adet döngüm sistemini şaşarsa, bakirelik bokuna hamile kalmış olacağım. Daha kötüsü o kadar sakladığım bakireliğim, doğum sırasında gidivericek!
Ay. Bu sadece bir teori. Çok küçük bir ihtimal. Eğer o kadar da şanssızsam atın beni denizlere verin beni ellere.





Kısacası, biz üç kişi çıkıyoruz.
Ben
Tüy
ve Sürtünmek.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Fabrika?



Ben Diony.

Bir erkeğim ve yine erkeklerden hoşlanıyorum. Gay desem anlar mısın? Yoksa ibne mi diyeyim?
 Aphro da en yakın arkadaşım. O bir kız ve o da erkeklerle birlikte oluyor. Melissa P. mi diyeyim? İstersen sen kaşar de.
Çok takılmıyoruz. Çünkü Köy'de bize yeterince diyorlar istediklerini. Onların hepsi Ağaçkakan, sadece ağızları çalışıyor.
Bir tek biz değiliz. Dünyanın her yerinde minik minik Melissa P.ler doğup büyüyor. Başlarından birsürü şey geçiyor ve bunları saklamak zorunda kalıyorlar. Kız, erkek, gay...

Aslında isimleri saklamak yeterli. Fabrika'da herkesin ismi başka. İstediğimiz kişiyi, istediğimiz takma isimle burda sana anlatabiliriz. Kısmen de olsa, Fabrika'da özgürüz. Makina dişlilerini istediğimiz yöne çevirebiliriz yani. Ne makinesi? Sex makinesi? Hayır sadece sex değil.
Bakire olmayan herkes kaltak mıdır? Yanılıyorsun, sevişmek tanrının en büyük lütuflarından. Her sex sonrası tanrıya tekrar tekrar şükrediyorum. Ona inancım sonsuz. O homofobik olan ve bizi Allah'ın öyle yaratmadığını düşünen insanların öbür tarafta mors olacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum.
Peki sence insanlar ani bir kararla mı gay olmaya karar veriyor? Ya da fiziksel bir hastalık mı bu? Hatta penisin üzerine yoğurtlu patates koyup üç gün bekletince geçiceğine inananlardan mısın? Hiç bir zaman gay beyin ve ruhuna sahip olmadın, bilemezsin. Ben sahibim. Sana istediğin kadar anlatabilirim. Çocukken, uzaktan kumandalı cipler yerine lahana bebekleri tercih edişimi, erkek arkadaşlarımı azdırıp penisime dokunduruşlarımı, gizli gizli annemin makyaj malzemelerini kullanışımı...

Şimdi.
Hepinizin nasıl kaltaklıklar yaptığını az çok tahmin ediyorum. Kendinizi MoulinRouge starı hissettiğiniz günlüklerinizden parçaları bize yollayın.
Bir tek Diony ve Aphro değil, hepiniz Fabrika'dasınız.
Kıçıma nasıl şaklattığınızı hisseder gibiyim. Popomda hepinizin eline yeticek kadar yer var.
Takipte kalın.
Sizi seviyoruz.